Defterdar Mah. Savaklar Cad. Yeni Küşat Sok. No:17 Eyüpsultan/İSTANBUL
0212 631 2443

Müfredat

SOSYAL BİLİMLER

İnsan, Allah tealanın halifesi olarak yeryüzüne indirildiğinde, kulluk dışında temel bir yükümlülüğü daha sırtlanmıştı: Yeryüzünü imar. Evrensel olan bu görev de aslında bir tarafıyla kulluğa tekabül ederken bir taraftan isyan edebilme, haddi aşabilme potansiyelini taşımaktadır. Ekinlerde ve nesillerde ifsada neden olanlar Kelam-ı Kadim’in ifadesiyle kendilerini ‘ıslah ediciler’ olarak sunabilmektedir. Bu bağlamda sosyal bir varlık olan insanın sosyal varoluşunu nasıl kurduğu, hangi referanslarla hayatını ve dünyayı inşa ettiği, geleceği nasıl tasavvur ettiği son derece önemlidir.  

Son iki asırdır tüm dünyanın, sosyo-politik, ekonomik, kültürel ve metafizik olarak (Batılı) Modern paradigma çerçevesinde kurulduğunu teslim etmemiz gerekiyor. Yaradanın ‘mutlak irade’sinin karşısına insanın ‘deha’sını koyan Modernite, haddi aşan insanın inşa ettiği dünyanın dini mesabesindedir. Bireyden başlayarak topluma, ulus-devlete ve devletlerarası küresel sisteme kadar her noktayı ayrıntısıyla kurgulayan mezkûr dünya görüşünün nasıl inşa edildiğini bilmeden, ona mukabele edilemez.

İslamî İlimlerin, hassaten asleyn olan Usulü’d-Din ve Usul-i Fıkıh’ın, hayatiyet kazanması ve çağımızın insanına söz söylemesi, daha doğrusu söylediği sözün makes bulabilmesi buna bağlıdır. Modern kapitalizmin temel kabullerini bilmeden, yaşadığımız sosyal gerçeklikte faizin iktisadi olarak neye tekabül ettiği hakkıyla anlatılamaz.

Milliyetçiliğin cahiliye tortusu olduğunu ulus-devlet kurgusunu bilmeden ifade etmek, gerekçelendirmek mümkün değildir. Çağdaş doğa düşüncesinin varlık anlayışının ve ontolojik kabullerinin bilincinde olmadan, İlm-i Kelam’ı hakkıyla konuşturmak imkansızdır. Bunlar ve daha fazla sebepten dolayı Sosyal Bilim disiplinleri ve onların tarihi İslami ilimler tahsil edenler için elzemdir.

Kültür üretimi ve medeniyet inşası, insan ve toplum ilişkilerinin temellendirilmesi, geçmişin bugün ve gelecekle sentezi, büyük toplumsal değişimlerin sistematiğini hazırlayıp, kılavuzluğunu yapması vs. gibi pek çok hususta dünyanın tarihsel, kültürel ve bilimsel evrimine katkı sağlamaktadır.

Zenon’dan Zizek’e düşünce ve felsefe tarihi, Tales’ten Einstein’a bilim tarihi, Kavimler Göçü’nden yapay zekâ endüstrisine dünya tarihi… İlim ve Hikmet okulumuzun sosyal bilimler bölümünde ağırlıklı olarak okutulacak derslerdir.

İSLAMİ İLİMLER

İlim ve Hikmet Okulu Müslümanların kadim geleneği içerisindeki mütekamil bir sisteme yaslanmaktadır. Bu sistem elbette ki İslami ilimlerdir. İslami ilimler kadim gelenekte Müslümanların evreni ve insanı okumaları için geliştirdikleri bir ilimler sistemidir. Bu sistemin eksikliğini bugün sosyal bilimler, mühendislik, tıp, tarih ve felsefe okumalarında çok bariz hissetmekteyiz.

İlim ve Hikmet Okulu bir yandan İslami ilimler ve İlahiyat fakültelerindeki öğrencilerin bu alanlarda uzman olmasına katkı sağlamak ve bu uğurda ilmî, bilişsel ve nakdi destek sunmayı hedeflerken diğer yandan mühendislik ve bilumum sosyal bilimler okuyan öğrencilere evreni ve insanı fıtrata uygun tanımaları için indirildiği dönemdeki özellikleriyle vahyi, onu getiren kutlu peygamberin müstesna yolunu ve bu iki kaynaktan sudur etmiş olan tefsir, hadis, kelam, tasavvuf gibi İslami ilimleri başlangıç ve orta düzeyde öğretmeyi hedeflemektedir.

Bu yolda klasik metinler, risaleler, modern makale ve tezler okutulacaktır. Üzerlerinde yapılacak tartışmalarla ders, müzakere ve mütalaa aşamalarıyla ilmî bir edep takip edilecektir. Kuduri’den Taftazani’ye, İbn-i Salah’tan Fahru’r-Razi’ye kadar medeniyetimizin kült eserleri etrafında İslami bir şuur ve bilinç oluşturmaya, İslami bir sosyal ve zihinsel dünya oluşturma gayretindeyiz.

DİL

Dil, bilginin anahtarı, evrenin şifresidir. İnsanların konuştuğu diller olduğu gibi evrenin de kendine has bir dili vardır. Birine beşeri diller diğerine ilahi dil demeliyiz. Birincisi insanlar arası ilişkilerde ve ilmî mirasın elde edilmesinde kullanılmaktadır. Birincisini ilahi dil’i idrak edip kavramak için araç olarak görmek gerektiği kanaatindeyiz.

Elbette öğrenimdeki hazzı ve kendisiyle yazılmış edebi metinleri okurken ve kendisini konuşanın fonetiğindeki lezzet için dil uzmanları, dil mütehassısları var. Fakat biz çalışmamızda dili ilmî metinlere vukûfiyet kesbedebilmek, kadim medeniyetleri ve bilimi anlamak için tahsil ediyoruz.

İslâm medeniyetini için Arapça ve Farsça, batı medeniyeti için Latince ve İngilizce’yi öncelikli öğrenilmesi gereken diller arasında görüyoruz. Bu sebeple İlim ve Hikmet Okulumuzun müfredatına ilk etapta klasik Arapça ve Akademik İngilizce’yi ekledik.

Kayıt yaptıran öğrencilerimizin tercihine bağlı olarak bahis mevzuu iki dilden birisini öğrenim süreleri boyunca alacaklardır. Ayrıca imkanlar ve fırsatlarla birlikte diğer ilim ve bilim dillerin tahsilleri için de azami gayreti göstermenin bizim için bir sorumluluk olduğunu düşünüyoruz.